13 Aralık 2014 Cumartesi

Yazdıran Aşklar (Yazı)

Nazım Hikmet ve Piraye

Nazım Hikmet ve Piraye
Piraye Hanım'ın oğlu Memet Fuat'ın 'Nazım ile Piraye' ve 'Gölgede Kalan Yıllar' kitaplarında dillendirdiği, bir zamanlar Erenköylülerin tanıklık ettiği büyük bir aşk.
"Yaşım otuz sularında, fakat seni 14 yaşında bir mekteplinin ve 60 yaşında bir felsefe adamının ikiz aşkıyla seviyorum…  "
- Piraye'ye Mektuplar
Ne güzel şey hatırlamak seni: 
Ölüm ve zafer haberleri içinden, 
Hapiste 
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
......
Ne güzel şey hatırlamak seni: 
Ölüm ve zafer haberleri içinden, 
Hapiste 
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Sezai Karakoç ve Mona Rosa

Sezai Karakoç ve Mona Rosa
Cemal Süreya'ya soyadından bir harf eksilten kadın Muazzez Akkaya.
Sezai Karakoç ile üniversitede sınıf arkadaşıdırlar ve aynı kıza aşıktırlar, günlerce birbirlerine Muazzeze duydukları ilgiyi anlatırlar, yazdıkları şiirleri okurlarmış.Tabi daha sonra bu aşk rekabete dönüşmüş, birbirlerine 'ben elde ederim, sen elde edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar... Kaybeden büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaktır, hayatı boyunca bu beden üzerinde bir iz olarak kalacaktır. Bedene fiziksel anlamda zarar vermeyecek bir şey olacak diye de karar kılmışlar ve kaybeden ismini değiştirecektir. Sezai Karakoç kaybetseydi eğer 'Sezai Karkoç' olacaktı fakat iddayı 'Cemal Süreya' kaybeder.. ve 'Süreyya' 'Süreya' olur..
Peki daha sonra... Muazzez, Sezai Karakoç ile aşkının bir iddia sonucu ortaya çıktığını öğrenir ve bunu kaldıramaz, biraz da maddi durumu olmayan Muazzez bu olaydan sonra okulu bırakır ve memleketi Geyve'ye döner... Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen 'Mona Rosa'yı yazar.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister. 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
...
Açma pencereni perdeleri çek, 
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek. 
Anla Mona Rosa ben bir deliyim. 
Açma pencereni perdeleri çek. 


Cemal Süreya ve Tomris Uyar
Cemal Süreya ve Tomris Uyar
"Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin"
Tomris Uyar şöyle tarifliyor Cemal Süreya’yı: “Tanıdığı kaç kişi varsa o kadar Cemal Süreya vardır. Hepsi değişik. Belki temel öğeleri aynı kalıyor; politikaya, edebiyata, espriye tutkusu; çalışkanlığı, dürüstlüğü gibi, Ama çok değişken biri. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. 3 tane yazılabilir. 3 tane apayrı”
Cemal Süreya bu şiiri Tomris Uyar için yazmıştır.
Ay ışığında oturduk 
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni 

Orhan Veli ve Nahit Hanım

Orhan Veli ve Nahit Hanım
Cemal Süreya'nın Nahit Hanımdan bahsederken dediği gibi "Rönesans Gibi Kadın"
“Bir de sevgilim vardır, pek muteber,
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun”
Bu dizelerde bahsedilen kadındır Nahit Gelenbevi..
" Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar
Sade kadın değil, insan
Ne kibarlık budalası
Ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der
Eşit olsak der
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar." 
 -Yalnız Seni Arıyorum

Turgut Uyar ve Tomris Uyar

Turgut Uyar ve Tomris Uyar
Turgut Uyar en şanslı şair. O güzel şiirleri yazdıran kadın yanındadır hep, yanıbaşında.
İthafen; Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ''O'' geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur. 

12 Aralık 2014 Cuma

bir kaç üzerine (bir mahmut biyografisi) (Şiir)


Mahmut bir yaşam biçimidir.
Öyle hafife alınmaya gelmez.
Shire'ın kralıdır, hobitlerin boy ortalamasını yükseltir,
kümülatifi iyidir yani, herkese meyil vermez,
içi doludur, fason delikanlı değildir,
cebelitarık boğazı gibi kalbi vardır geniştir ama geçmeye yürek ister,
playstation sevmez pc oyuncusudur,
facebookta karakter yapar toplulukta susar,

Mahmut bir yaşam biçimidir.
sarı tshirt'ü beleşse giyer para verip almaz,
arka cebine cüzdan koymaz pantolanları ondan yandan ceplidir,
gözlüklüdür çok gözlüdür, kem gözlülere iyi gözle bakmaz,
baktığı insanlar iflah olmaz.

Mahmut bir yaşam biçimidir.
Öyle hafife alınmaya gelmez dedik ya, şöyle devam edelim,
mesela Mahmut Siyah rengi sever, karamsardır aynı zamanda kuramsaldır.
otobüse binmez. kalbi zengin düşleri fakirdir. eve hep farklı yollardan gider.
esnafla yüz göz olmaz. terbiyeli de olsa zengin züpperlerine iltimas vermez,
terbiyesiz sokak çocuklarınaysa gülümser,
vitrinleri sadece izler. Eski kitaplarda el gezdirmeye bayılır.
Hergece hayallerine el sallar. Yağmurda ıslanmaz.
bünyesi kuvvetlidir. tıknaz ama kalenderdir.
Balık tumayı meziyet sayar
ama tutarken balıkların onurunu kırmamaya özen gösterir.
Mahmut Çoktur yani heryerdir.

mahmut bir yaşam biçimidir.
öyle hafife alınmaya gelmez düşüncesi olanca hızıyla çoğalır insanın içinde.
engel olunamaz.
çünkü mahmut ilk defa burada küçük harfle yazılır.
sebebiyse o apolitiktir.
hiç bir partiye oy vermez hiç bir partide dumtıs müzik dinlemez,
dünyaya pandik atar.
zaman zaman kimse umrunda olmaz.

mahmut bir bakar 10 görür. saklayamazsınız içinizi.
beleştriye gelmez ama eleştiriye sırtlayabilir.
tepkileri tutarsızdır ama karşısındakine kafidir.
hiç bir enstruman çalamaz, 
yere tükürmez, doğaya kısmen saygılıdır.
göz teması kurmaz. hal hatırın kralını sorar.
gülüşü biçimsizdir ama
sol yanağına özgür bir çocuk oturmuş geleni gezeni süzmektedir.
mahmut çoğunuza yoktur yani.

Mahmut bir yaşam biçimidir,
öyle hafife alınmaya gelmez tabiki,
çünkü Mahmut sürrealisttir, sürantrene olmaz,
onun hayata karşı bir duruşu vardır.
yerçekirdeğine en yakın insandır.
parklarda çimlere basmaz, sigara izmaritini yere atmaz,
vandallardan nefret eder. Toplumsaldır.
hipermarket bilmez mahalle bakkalını yeğler.
tüm resmi evraklara adını küçük harfle yazdırır.
ısrarcıdır ama çok direnmez. 
düğünlerde yün yıkama merasimlerine karşıdır.
mezarlık yanından geçerken dua okur
tecrübeye saygı duyar ama bildiğini okur.

tek tabancadır, boş gezmez
sadece diyalektik üzerine düşünür gerisi umrunda olmaz,
motorlu taşıtları sever yoksa yokluğunu da arar,
mahmut bitmez kendi içinde iceberg dir.
tüm muhabbetlerin sonuna "vay mahmut abi vay" nidasıyla ilişir.

29 Mayıs 2014 Perşembe

kal (şiir)

kal dedi zahit
belki dem geç düşer önümüze
sızlayan yaraların
çokluğu hayatın
omuzlarında
...
kal dedi zahit
çok eskidir bu dil bu resim
kimse bilmez
düşkünlerden başka
birine
birşeye
herşeye
yalnızlığa

kal dedi
dinlemedi zahit.

ölmek ne güzel şey oysa.